Kişiliklerin ve kişilerin ruh fakirliği çektiği şu zamanda, ruh asillerini bulup onlara sımsıkı sarılmak gerekiyormuş. Toslamak, çarpmak, feryat figan ederken onu bulmak gibi bir şey bu. Manzaraya/resme hayran kalıp ta, onun arkasındaki güzelliği ve saflığı ortaya koyanı görememek ne kadar da tehlikelidir bizler için (!)

Bize emanet edilen zaman ve mekanı, sözde sözlerle kum saati gibi eritmek midir insani duruş? Ne oldu yüzyıllar öncesinin Mevlana'sına, ne oldu Mevlana'nın aleme mıh gibi çaktığı kelama: Hani ya olduğumuz gibi, ya da göründüğümüz gibi olalım diyorduk her defasında. Olamadığımız ve görünemediğimiz manayı neden yitirdik acaba?
''Sırların sırrına ermek için sen de bir anahtar vardır'' diye ötelere seslenen şairin sesini, duymazdan mı geliyoruz yoksa? Korkudan açamıyoruz kapıları, ve korkudan saklıyoruz içimizdeki çıkmazları.

Belki de hayata haykırmak gerek: Sen hayat nasıl yaşanır, daha görmemişsin diye(!)

Ali(son reis)KOÇER

Yorumlar

Popüler Yayınlar